Canalblog
Editer l'article Suivre ce blog Administration + Créer mon blog
Publicité
Littérature
Publicité
Archives
Littérature
Derniers commentaires
Littérature
Catégories
6 janvier 2014

ÜÇ DÜŞMAN

 zorbalik

 

Nuray Erenler  Nuray Erenler

          Gençliğin girdabında nice sevdaları çalınmış, gençliğin baharında hışımlara uğramış nice güzelim genç budağında harcandı! Üç düşmanı vardı: Devlet, düzen ve sistem!..

         O, henüz gençliğinin baharında bile ne devlet aygıtının, nasıl çalıştığını, ne düzenin ne olduğunu, ne de içinde yaşadığı koca sistemin ne olduğunu biliyordu.

         İlkokula başladığımızda hep umutlanırdık. Okuyup büyük adam olacak, memlekete ve yoksul halka hizmet edeceğiz diye. Düştük yola bir umutla. Girdik bir üniversite kapısından içeri. Üniversite'de Polis karakolu vardı. Merakla sordum;

        Burda, karakolun ne işi var? "Öğrencilerin can güvenliğini sağlamak için!" dediler. Ben, o gün geleceğimin yandığını farkettim. Çünkü silahlar gölgesindeki eğitim,aynı kör cahilden beter bir durumdu.

      Silah ve kavga neydi bilmezdik? Tek amacımız ideallerimizdi. İkinci gün ırkçı bozkurtlar okula baskın düzenleyip hemen silahların sesini okula yansıtmışlardı. Öğretmenler can telaşından ortalıktan toz olup kayıplara karışmışlardı. Hemen büyük bir panikle sınıf boşalmıştı.

        Üniversitelerde üç düşman vardı: Polis, Asker ve devletin uşağı ırkçı bozkurtlar.

Aslında bu ırkçı bozkurtlar da devlet tarafından kandırılmış birer fakir halk çocuklarıydı. Bu ırkçıların ne üniversiteyle, ne de öğrencilikle alakaları vardı. Burhan Kavuncu diye bir tetikçi vardı. Halen yaşıyor mu bilmem? Onun üniversiteyle hiç ilgisi olmadığı halde toplum Polisiyle her zaman kol kolaydı.

            şündüm bir an, burası bir eğitim kurumu mu yoksa silahlı kamp eğitim yeri miydi?

Gençliğimin geleceği bana o zaman mesaj yolladığını anlıyordum. Devlet ve maşaları el ele verip toplumda anarşi ortamını yaratıp, dürüst, saf ve temiz gençliği bir sıfatla karalayıp halkın gözünde düşürüyordu. Halbuki olaylar hep tersineydi.

          1970 yılından 1982 yılına kadar öğrenci gençlik içinde yaşayan biri olarak, o dönemin hem devlet yönetimini, hem sistemini, hem de ordusunu eleştiriyorum. Alaboralar nasıl oluşup ortaya çıkarsa, insanın başkaldırması da o şekildedir. Bu başkaldırıyı haklı görüyorum. Üniversiteler'de can güvenliğini koruma adı altında devlet ve kurumları,bilinçli olarak eğitim kurumlarında bu bahsettiğim dönemde anarşik olayları kendisi yaratıyordu.Asıl amaç da şuydu; 

          Kırsal alanda Üniversite kurumlarına bir yönelme başlamıştı. Devlet içinde egemen olanlar, bu durumu farkettiler. Senaryo yaratıp sağ-sol çatışması adı altında nice demokrat insanlar harcadılar. Savcı Doğan Öz, Yalçın Sanalan, Cavit Tütengil ve daha hatırlayamadıklarım şehit yurtsever demokratlar. Öğrencilerden ilk yılımda hatırladığım Kenan Dayı adında bir genç imha edildi. Şükrü Bulut üniversitenin ilk vurulan öğrencisiydi. İkincisi Nuray Erenler ve Süleyman adında soyadını hatırlamadığım Dersimli bir gençti.

         Nuray Erenler, yanımda polisin kurşunuyla vuruldu. Engin Küçük, hiç yoktan yere sol kolunda yara aldı. Tüm çabalara rağmen Nuray kurtulamadı. Tam bir hafta bitkisel komada yattı. O, kurşunu boğazından aldı. Ama ben, hâlâ o curcunalı havada kurtulup yaşadığıma inanamıyorum! İkisinin ortasındaydım, tek şansım yere yatmamdı. Ama Nuray geç davrandı... çok geç...

          Nuray, henüz gençlik çağında taptaze bir filizdi.Onun tek umudu öğretmen olmaktı. Halkına hizmet için Dersim'den yola çıkmıştı. Hem de Dersim'in en ücra kıyısında. Birçoğumuz böyleydik.

       O zamanlar derlerdi ki anarşiyi devrimciler veya solcular yaratıyor. Ben şahsen bu duruma inanmış biriydim. Bu inancımı Ortaokul ve Liseye kadar korudum. Üniversiteye başladığım ilk yılımda,bu inancım aynı bir puzl gibi darmadağan olup gitmişti. Böylece içten içe hem devlete, hem de düzene karşı kendiliğinden bir nefret gelişti, bilemiyorum.

          Bir devlet, kendi halkına önem vermesi gerekirken, kendi halkına hizmet verip kalkındırması gerekirken, tersi uygulama vardı. Halen de bu işlem devam etmektedir. Ben halen bu durumu anlamış değilim. Neden devlet, bu curcunayı yaratıyor? Ben ve o dönemin tüm gençliğinin eğitim hakkının elinden alınmasından devlet sorumlularının çok büyük ve affedilmez bir suçu olduğunu açıkça vurgulamak istiyorum. Bu devletin gelmiş geçmiş tüm hükümetleri de suçludur. Çünkü o dönemde anarşik ortam yaratarak gençliğin eğitim hakkını gaspettiğini vurgulamak ve sonuna kadar haykırmak en doğal hakkımız olduğunu vurgulamak isterim. 

 

Hasan DAL (Edebiyatça) - 09 Haziran 2008

 

Publicité
Publicité
Commentaires
A
"1970 yılından 1980 yılına kadar geçen sürenin en gerçek tanığıyım." demissiniz, nacizane elestirim bu noktada! Dile getiren,yaziya döken biri oldugunuz belirtmis olsa idiniz sanirim daha iyi olurdu. <br /> <br /> Muhabbetle
Publicité